1-Limited Şirket Pay/Hisse Devrinde Vergilendirme İlkeleri:
193 sayılı GVK’nın Mükerrer 80. Maddesinin birinci fıkrasının 4. Bendine göre “ortaklık haklarının” veya “hisselerinin” elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı olarak tanımlanmakta ve limited şirket payları edinim tarihinden itibaren ne zaman elden çıkartılırsa çıkartılsın elde edilen değer artış kazancı olarak vergiye tabi olacaktır.
Ortaklık hakkı veya ortaklık hissesi her türlü şahıs ve sermaye şirketlerinde, ortakların hisse senedine bağlanmamış payını ifade etmek için kullanılmaktadır. Limited Şirketler, kollektif ve adi komandit şirket payları, kooperatif üyeliği neticesinde elde edilen ortaklık payları ile adi ortaklık payları buna dahildir.
Mezkur GVK madde hükmüne göre bahsi geçen ortaklık hakları ve hisseleri ticari ortaklıklarda ortakların hisse senetleri ile belirlenmemiş paylarını ifade etmektedir. Bu kapsamda limited şirkete ait ortaklık hakkını temsil eden payların elden çıkarılmasından doğan kazançlar, Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında değer artışı kazancı olarak vergilenmektedir. Limited Şirketlerin pay senetlerine 6102 sayılı TTK’nın altıncı kısmının ‘‘Ortakların Hak ve Borçları” başlıklı üçüncü bölümünde yer verildiği ve Kanunun 593. maddesinin ikinci fıkrasında, limited şirket esas sermaye pay senetlerinin “ispat aracı” şeklinde veya “nama yazılı” olarak düzenleneceğinin hükme bağlandığı anlaşılmaktadır[1]. Yeni TTK düzenlemesi bir yenilik olarak esas sermaye payının ispat aracı olan bir senede veya nama yazılı senede de bağlanabilmesine olanak tanımaktadır.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 14.04.2014 tarih ve 62030549-120[Mük.80-2012/954]-906 sayılı özelgede yer alan görüşe göre idare açısından Limited Şirket pay senedi ile Anonim Şirket pay senedinin aynı mahiyette görülmemektedir. Bu konudaki özelgeye göre Limited Şirket pay senedi bir Anonim Şirket pay senedi gibi menkul kıymet değildir. Dolayısıyla, İdare tarafından GVK’nın mükerrer 80. maddesinde hisse senetleri için tanınan iki yıllık elde tutma süresinin Limited Şirket pay senetleri için geçerli olmadığı yönünde görüş verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kısmında anonim şirketlerin pay senetleri ‘‘Menkul Kıymet” başlığı altında düzenlenmişken, Limited Şirketlerin pay senetlerine bu Kanunun altıncı kısmının ‘‘Ortakların Hak ve Borçları” başlıklı üçüncü bölümünde yer verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle iki şirketin hisse senetleri nitelik itibariyle doğrudan ayrışmaktadır.
Kanunun 593. maddesinin ikinci fıkrasında, limited şirket esas sermaye pay senetlerinin “ispat aracı” şeklinde veya nama yazılı olarak düzenleneceğinin hükme bağlandığı; ancak madde gerekçesinde, bu hükümle esas sermaye payının ispat aracı olan bir senede veya nama yazılı senede bağlanabilmesine olanak tanınmasına rağmen esas sermaye payını içeren nama yazılı senet çıkarılmasının, paya devir ve dolaşım kolaylığı sağlamayacağı, sadece ispat ve gereğinde limited şirkete ilişkin hükümler çerçevesinde payın devrinde bazı kolaylıklar sağlayacağı ancak bu olanağın limited şirket esas sermaye payını anonim şirket payına dönüştürmeyeceği veya yaklaştırmayacağının ifade edildiği belirtilmiştir.
Bu nedenle, limited şirket payları anılan maddenin uygulamasında menkul kıymet olarak kabul edilemeyeceğinden, limited şirket ortaklarının pay senetlerinin satışının Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin uygulamasında hisse senedi olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmadığı; söz konusu pay senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançların, aynı maddenin (4) numaralı bendi kapsamında değer artış kazancı olarak vergilendirileceği açıklanmıştır.
Türk hukukunda limited şirkette nama yazılı pay senedi çıkarılmasına rağmen, payın devrinin yapılabilmesi için –aksi şirket sözleşmesinde öngörülmedikçe– genel kurul onayı ve devre ilişkin sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması gerekmektedir. Bu şartlar ve madde gerekçesinde yer alan “anonim şirket hissesi ile aynı niteliğe sahip olmama” ibaresi neticesinde, Yargıtay, durumu vergi mevzuatı bakımından değerlendiren Gelir İdare Başkanlığı ve doktrindeki bazı yazarlar, limited şirket nama yazılı pay senedinin kıymetli evrak vasfını taşımadığı değerlendirmesini yapmışlardır[2].
GVK’nın mükerrer 80. Maddesinde geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve “hakların” satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.
Vergiye tabi değer artış kazancının tespitinde taksi, dolmuş, minibüs ve umum servis araçlarına ait ticari plakaların elden çıkarılmasından doğan kazançların tamamı ile bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 (310 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 1.1.2020 tarihinden itibaren 18.000 TL.) Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.
Dolayısıyla, vergi uygulamalarında menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı sayılmayan limited şirket pay bedelleri satışında/elden çıkartılmasında 2020 yılı itibariyle 18.000-TL tutarında istisna uygulanacaktır.
Mezkur Kanunun mükerrer 81. Maddesine göre değer artışında safi kazanç-vergiye tabi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hâsılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.
Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.
İşletmeye dahil amortismana tâbi iktisadî kıymetlerin elden çıkarılması halinde, iktisadî kıymetlerin maliyet bedeli yerine amortismanlar düşüldükten sonra kalan net değeri esas alınır.
Menkul kıymetlerin elden çıkarılmasında, iktisap bedelinin tevsik edilememesi halinde Vergi Usul Kanununun 266 ncı maddesinde yazılı itibari değer iktisap bedeli olarak kabul edilir.
Değer Artış Kazancı=Satış/Devir/Elden Çıkarma Bedeli (Takdir Komisyonu Kararı)-(Maliyet Bedeli (Takdir Komisyonu Kararı/Son Bilanço Veya Envanter Değeri veya İtibari Değer/Menkul Kıymetler İçin İtibari Değer)+Elden Çıkarmada Satıcı Tarafından Ödenen Giderler+Satıcının Ödediği Vergi Ve Harçlar)
Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. (5281 sayılı Kanunun 28 inci maddesiyle 01.01.2006 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere eklenen cümle. Yürürlük; 01.01.2006) Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır.
Safi değer artışı hesaplanırken mal ve hakların iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. Ancak bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının %10 veya üzerinde olması şarttır. Bu koşul 1.1.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.
Bilindiği üzere, Devlet İstatistik Enstitüsü adı Türkiye İstatistik Kurumu olarak değiştirilmiştir. Ayrıca, VUK’un mükerrer 298. maddesinin (C) bendinde 1.1.2006 tarihinden itibaren vergi kanunlarında yer alan TEFE ifadesi yerine ÜFE ifadesinin kullanılacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu nedenle, 1.1.2006 tarihinden itibaren yapılacak endekslemeler ÜFE esas alınarak yapılacak ve en az %10 artış oranı aranacaktır.
GVK Geçici 67/9 ve 10. Bentlerine göre menkul kıymetlerin vergilendirilmesinde elde edilme tarihleri önemli olmakta olup, buna göre endeksleme uygulaması farklılaşabilmektedir. Bahsi geçen kural, sadece menkul kıymetler için geçerli olduğundan diğer değer artış kazancına konu kıymetlerde uygulanmayacaktır. GVK 258 Seri No.lu Genel Tebliğinde konuya ilişkin açıklamalar yer almaktadır.
Sonuç olarak, 01.01.2006 tarihinden önce iktisap edilen “menkul kıymetlerin” vergilendirilmesinde 31.12.2005 tarihli hükümler geçerli olduğundan bu menkul kıymetler ile ilgili endekslemede hem “TEFE” oranı dikkate alınacak, hem de en az %10 artış koşulu aranmayacaktır.
GVK’nın safi değer artışını düzenleyen mükerrer 81. maddesinin son fıkrasına göre mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere, Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. Burada hesaplama yapılırken mal ve hakkın iktisap edildiği aydan bir önceki aya ait endeks değeri ile elden çıkarılan aydan bir önceki aya ait endeks değeri kullanılarak iktisap bedeli gerçek değerine yükseltilecektir.
Limited şirket ortakları, hisse devri yaparlarken iktisap bedeli olarak payı nominal değerden farklı bir bedel ile devir ve satın almışlarsa, kesinlikle maliyet bedeli endekslemesinde ve değer artış kazancının tespitinde bu bedeli dikkate almaları gerekmektedir. Payın satın alma bedeli, nominal bedele yani payın kayıtlı değerine uygun ise bu değerin dikkate alınacağı tabiidir. Buna karşın, pay sahipleri zaman içinde pek çok kez limited şirket payı alıp satmaktadırlar. Bu tür durumlarda, payın maliyet bedeli olarak hangi tarihte alınan payın maliyet bedelinin dikkate alınacağı açık değildir.
232 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği, hisse senetlerinin satışını konu edinmekle beraber, aynı ilkelerin limted şirket paylarının devrinde de geçerli olabileceği değerlendirilmektedir. İlkesel olarak bu durumu farklı kılan herhangi bir hukuki durum bulunmamaktadır.
Genel olarak hisse senedi üzerinde tasarruf hakkına sahip olunan tarihin iktisap tarihi olarak dikkate alınması gerekmektedir. Bu durumda, limited şirket örneğinde ortaklar kurulunun pay devrini onaylamak için 3 aylık yasa süre belirlendiğini düşündüğümüzde, yeni pay edinen ortaklar açısından bu süreden sonra payın iktisap edildiği sonucuna varılmaktadır.
Bununla birlikte, gerçek kişi ortakların şirketin sermaye artırımına gitmesi dolayısıyla sahip oldukları hisse senetlerinin ve aynı hisse senedinden değişik tarihlerde alım yapıldıktan sonra bunların bir kısmının elden çıkarılması halinde elden çıkarılan hisse senetlerinin iktisap tarihinin belirlenmesi farklılık göstermektedir.
Sermaye Artırımları Ve Rüçhan Hakları Dolayısıyla Sahip Olunan Yeni Hisse Senetlerinin İktisap Tarihi
Hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde, sermaye ve kar yedeklerinin sermayeye eklenmesi dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, daha önceden sahip olunan hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınacaktır.
Şirketler tarafından sermaye artırımına gidildiği durumlarda, ortaklar rüçhan haklarını kullanmak suretiyle artırılan sermayeyi temsil eden hisse senetlerini almaktadırlar. Hisse senedi sahipleri tarafından rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle itibari değerleri ödenerek sahip olunan hisse senetleri yönünden de iktisap tarihi olarak sahip olunan eski hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınacaktır.
Buna karşın, ortakların rüçhan haklarını sınırlamak suretiyle sermaye artırımını temsil eden hisse senetlerinin satılması durumunda ise yeni bir alım işleminin gerçekleştiği kabul edilecektir.
Aynı Hisse Senedinden Yıl İçinde Birden Fazla Alım Yapılması Halinde Satılan Hisse Senedinin İktisap Tarihinin Belirlenmesi
Belirli bir şirketin hisse senedinden değişik tarihlerde alımlar yapıldıktan sonra, alınan hisse senetlerinin bir kısmının elden çıkarılması halinde mükellefler elden çıkarılan hisse senetlerinin hangi işlem ile alındığı konusunda serbestçe karar verebilecektir.
Değer Artış Kazancının Tespitinde Esas Alınacak Maliyet Bedeli
Hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazancın tespitinde, satış bedelinden elden çıkarılan hisse senetlerinin maliyet bedelinin düşülmesi gerekmektedir. Vergi Usul Kanununun 262’nci maddesinde maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamı olarak tanımlanmıştır.
İktisap Bedelinin Tevsik Edilememesi
Hisse senetlerinin iktisap bedelinin tevsik edilememesi halinde, iktisap tarihindeki rayiç bedel iktisap bedeli olarak kabul edilecektir. Kanunda ise itibari değer kavramına yer verilmektedir.
Vergi Usul Kanununun mükerrer 266’ncı maddesi uyarınca rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değeri olarak tanımlanmıştır.
Sermaye Artırımları Dolayısıyla Sahip Olunan Hisse Senetlerinin Maliyet Bedeli
Şirketlerin sermaye yedekleri ile sermaye artırımında bulunmaları halinde, bu işlem sonrasında gerek önceden sahip olunan gerekse sermaye artırımı dolayısıyla alınan hisse senetlerinin maliyet bedeli, daha önce sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedelinin, sermaye artırımı sonrasında sahip olunan toplam hisse senedi sayısına bölünmesi suretiyle tespit edilecektir.
Kâr yedekleri kullanılmak suretiyle sermaye artırımında bulunulması halinde, bu işlem dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedeli, daha önce sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedeli ile yeni alınan hisse senetlerinin itibari değerleri toplamının sermaye artırımı sonrasında sahip olunan toplam hisse senedi sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanacaktır.
Şirketler tarafından nakit olarak sermaye artırımına gidildiği durumlarda, hisse senedi sahipleri tarafından rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle itibari değerleri ödenerek sahip olunan hisse senetleri yönünden de maliyet bedeli, daha önce sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedeli ile yeni alınan hisse senetleri için ödenen bedelin toplamının sermaye artırımı sonrasında sahip olunan toplam hisse senedi sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanacaktır.
2-Türk Ticaret Kanunu Hükümleri Açısından:
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği verilerine göre 2020/Mart ayında Türkiye’de kurulan toplam 8.425 şirketin toplam 7.205 adedi limited şirkettir. Bu nedenle, Türk Ticaret hukukunda çok önemli yere sahip olduklarını ifade etmek mümkündür.
Limited şirketin esas sermayesi en az onbin Türk Lirasıdır. Şirket sözleşmesinde esas sermaye paylarının itibarî değerleri en az yirmibeş Türk Lirası olarak belirlenebilir. Şirketin durumunun iyileştirilmesi amacıyla bu değerin altına inilebilir. Esas sermaye paylarının itibarî değerleri farklı olabilir. Ancak, esas sermaye paylarının değerlerinin yirmibeş Türk Lirası veya bunun katları olması şarttır. Bir esas sermaye payının vereceği oyun, 618 inci madde uyarınca itibarî değere göre hesaplanması, esas sermaye payının bölünmesi değildir. Aynı hüküm bir hakkın veya yükümlülüğün itibarî değere göre belirlendiği durumlar için de geçerlidir.
Bir ortak birden fazla esas sermaye payına sahip olabilir.
Esas sermaye payları itibarî değerden veya bu değeri aşan bir bedelle çıkarılabilir.
Limited şirkette, “itibarî değer”, anonim şirketteki itibarî değerden hem teorik hem de doğmatik düzen yönünden farklıdır. Anonim şirkette itibarî değer, gerçek anlamda paylara bölünmüşlüğün gereği olarak sermayenin serbestçe devredilebilen, hak kaynağı işlevini haiz, bağımsız bir birimini oluştururken; limited şirkette pay bir taraftan konulan sermayeyi gösteren ve bazı hesabi işlemlere temel oluşturan diğer paylarla eşit olması zorunlu bulunmayan esas sermayenin bir parçasını oluşturur.
Anonim şirkette sermaye paylara bölünmüştür, limited şirket de ise esas sermaye payı, bazı hakların belirlenebilmesi ve kullanılabilmesi amacıyla hesabi olarak bölünür. Payın hesaben bölünmesi, payın verdiği oy hakkının hesaplanmasına ve temettünün belirlenmesine ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin uygulanmasına hizmet eder. Diğer yandan, “bir ortak=bir pay” kuralının belirli bir yararı bulunmamakta, aksine, payın kısmî devrinde bölünme gibi güçlüklere yol açmaktadır.
Esas sermaye payının bedeli şirket sözleşmesinde öngörüldüğü şekilde, nakit veya ayın olarak veya bir alacağın takası yoluyla yahut sermaye artırımında olduğu gibi, serbestçe kullanılabilecek özkaynakların esas sermayeye dönüştürülmesi yoluyla ödenir.
Limitet şirket ortaklığını temsil eden paylar, şartların yerine getirilmesi koşuluyla bir başkasına devredilebilmektedir. Ortaklık hakkını temsil eden payların devri şirketin diğer ortaklarından birine veya bir kaçına yapılabileceği gibi tamamen şirket dışından birine de yapılabilmektedir. Bu hususta herhangi bir sınırlama yoktur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 595. Maddesine göre esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır.
Ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullar da belirtilir.
Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur. Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir.
Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir.
Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.
Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir.
Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır.
Limited Şirket hisse devirlerinin tescil edilmesi için şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulur. Buradaki tescil açıkça kurucu değil, açıklayıcı mahiyette niteliktedir. Bu nedenle de, bize göre limited şirket payının edinim tarihi, dolayısıyla maliyet bedelinde endekslemeye tabi olacak tarih, ortaklığın hak kazanıldığı tarih olan 3 aylık ortaklar kurulu kararının alındığı veya kurul tarafından sessiz kalınarak onay veya icazet verilmiş sayıldığı tarih olacaktır. Tescil tarihi bu açıdan önemsizdir.
Hisse devri esas olarak genel kurul onayı ile gerçekleşmektedir. Başvurunun otuz gün içinde yapılmaması hâlinde, ayrılan ortak, adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabilir. Bunun üzerine sicil müdürü, şirkete, iktisap edenin adının bildirilmesi için süre verir. Türk Ticaret Kanunun 594’üncü maddesi gereğince esas sermaye paylarının devirlerinin pay defterine kaydedilmesi gerekmektedir.
Esas sermaye paylarının geçişini düzenleyen TTK’nın 598. Maddesine göre esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulur. Sicil kaydına güvenen iyiniyetli kişinin güveni korunur.
Pay devri neticesinde şirkette müdür de olan paydaş müdürlük görevine devam etmeyecek ise bu durum pay devrini onaylayan genel kurul kararında açıkça belirtilmelidir. Payların tamamının devri ile şirketteki müdürlük görevi kendiliğinden sonlanmayacağı için bu husus mutlaka karara bağlanmalıdır. Şayet pay devri neticesinde paylarının tamamını devredip ortaklıktan ayrılan müdür ortağın müdürlük görevi de sona erecekse şirkete yeni bir müdür atanması da kaçınılmazdır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta Türk Ticaret Kanunu gereğince şirket ortaklarından en az birinin şirketi sınırsız yönetim hakkına ve temsil yetkisine haiz müdür olması gerektiğidir.
Limited şirketlerde pay devri şirketin bağlı bulunduğu ticaret sicilinde tescil ettirilmesi gerekirken anonim şirketlerde pay devri tescile tabi değildir, devrin şirket tarafından onaylanması yeterlidir. Anonim şirketlerde dikkat edilmesi gereken husus, her ne kadar pay devri tescile tabi olmasa da şayet pay devri neticesinde şirket tek pay sahipli bir şirket haline gelmekte ise bu durumun yönetim kurulu tarafından karar altına alınması ve tescil ettirilmesidir. Aynı şekilde anonim şirketin tek pay sahipliğinden çıkması halinde de bu husus tescil ettirilmesi gerekir.
Şirket, esas sermaye paylarını içeren bir pay defteri tutar. Ortakların, adları, adresleri, her ortağın sahip olduğu esas sermaye payının sayısı, esas sermaye paylarının devirleri ve geçişleri itibarî değerleri, grupları ve esas sermaye payları üzerindeki intifa ve rehin hakları, sahiplerinin adları ve adresleri bu deftere yazılır. Ortaklar ise bu pay defterini inceleyebilir.
3-Pay Devirlerinin Harçlar Kanunu Ve Damga Vergisi Kanunu Açısından Değerlendirilmesi:
492 sayılı Harçlar Kanununun 123. Maddesine göre özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz. Kanunda 2016 yılında yapılan düzenleme ile pay devirleri harçlardan istisna tutulmuştur. Kanun hükmüne göre;
Anonim, eshamlı komandit (7099 sayılı kanunun 3 üncü maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 10.03.2018), limited şirket ve kooperatiflerin
bu Kanunda yazılı harçlardan müstesnadır.
77 Seri No.lu Harçlar Genel Tebliği[3]ne göre de, 6728 Sayılı Kanunla Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinde yapılan değişiklikler sonucunda Anonim, limited ve eshamlı komandit şirketlerin pay devirleri nedeniyle yapılacak işlemlere harç istisnası uygulanacağı belirtilmiştir.
60 seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliği[4]ne göre de, 6728 sayılı Kanunun 29/c-2 maddesiyle 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “IV-Ticari Ve Medeni İşlerle İlgili Kağıtlar” başlıklı bölümünün (16) numaralı fıkrasına “kuruluşlarına,” ibaresinden sonra gelmek üzere “pay devirlerine,” ibaresi eklenmiş, söz konusu fıkra hükmü, “16. Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketler ile yatırım fonlarının kuruluşlarına, pay devirlerine, sermaye artırımlarına ve süre uzatımlarına ilişkin olarak düzenlenen kağıtlar.” halini almıştır.
Bu düzenleme uyarınca, söz konusu limited şirketlerin pay (hisse) devirlerine ilişkin düzenlenen kağıtlara da damga vergisi istisnası uygulanacaktır.
4-Limited Şirket Pay Devri İçin Neler Yapılmalıdır?
Limited Şirket pay devri için Mersis’ten başvuru yapılarak talep numarası ve gerekli evraklar ile bölge temsilciliğine randevu alınmadan başvuru yapılmalıdır.
1-) Dilekçe: Şirket kaşesi ile yetkili tarafından imzalanmalı, vekaleten imzalanmış ise vekaletin aslı veya onaylı sureti eklenmeli, ekindeki evrak dökümünü içermelidir.
2-) Genel Kurul kararı (Noter onaylı 1 nüsha) Ayrıca düzenlenmiş ise hazirun cetveli:
– gerekiyorsa şirketin internet sitesinde
– mutlaka Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle, önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.
3-) Noterde düzenlenen hisse devir temlik sözleşmesi
4-) Reşit olmayan şirket ortağının anne ve babasının ya da anne/babadan herhangi birisinin şirkete ortak olması halinde reşit olmayan ortak için mahkemeden alınmış kayyum atama kararı
Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir
E. Hesap Uzmanı